http://fizy.com/#s/1ai68y - Okurken dinlemeniz önerilir.
Aşağı yukarı
herkesin bi'gideni vardır. Zaten yoksa da olacaktır, 'muhtemelen'. Bu bi'çeşit
hayatın gerekliliklerinden biri. Olmazsa olmazlardan hani, vardır ya. Jakuzisiz
villa, gidensiz hayat olmaz. Hayat filmlerdeki gibi değildir kesinlikle, ilk
aşkınız hayat boyu yanınızda kalmaz, acısız bi'aşk olmaz!
Biraz kendi
biraz da arkadaşlarımın tecrübelerinden yaralarlanılmış bir yazı sunuyorum
size, saygı duyun. Dediğim gibi herkesin bi'gideni vardır ya da olacaktır. Peki
nedir bu giden? Kimdir? Ne iş yapar? Nasıl kokar, tadı neye benzer?
Giden
bi'zamanlar çoook değer verdiğimiz ama artık hayatımızda bile olmayan, olsa
bile görüşmeye iznimiz olmayan kişiye denir. Bu kişi kalp kırar. Güzel kokar,
dünyadaki en güzel şeydir tadı, o ayrı.
Kazanan
mıdır, kaybeden mi? Bi'yerde kahramanımız mıydı?
Aslında
giden, gidendir. Bunu anlamak biraz zaman ister elbet. Bi'kaç evresi vardır,
kimilerinde uzun kimlerinde kısa süren, kimilerinde ise hiç olmayan
evreler.
Gittiği gibi
kaybeden olur, güleriz arkasından, "benim gibisini zor bulur o" tarzı
cümleler kurabiliriz. Peki ya öyle midir? Biz onun gibisini bulabilir miyiz
bi'daha? Bunu düşündüğümüzde hayat dipsiz kuyuya döner, sorular soruları
besler, cevaplar aç kalır, yetemez, yettirilemez.
Bi'insan
kaybettiğimizde kazanmış olur muyuz? Sanmıyorum aslında. Bi'insan bile ne kadar
değerlidir aslında, bütün o fiziksel ve psikolojik sahiplikleriyle. Giden
kaybeden de değildir ama, giden gidendir işte.
Bi'arkadaşımın
dediğine göre, kahramanlaştırırız onu. E tabii, o bizim yapamadığımızı yapar
aslında. Çekip gider, arkasına bakmaz, hızlı adımlarla koşar. Bizse kalırız
olduğumuz yerde, tökezleriz ona yetişmek isterken. Peki niye gitmiştir ki? Yine
aynı arkadaşımın - çok seviliyorsun Nilsu!!- dediğine göre, 'onlar için
yaşadığımızı anladıklarında korkup giderler'. Bi'insan ne ister? Onun için
yaşayan, onu her şeyden çok seven, onun için yapmayacağı şey olmayan birini
neden iter geri? Belki de bilmediklerinden ne olduğunu? İnsan bilmediğinden
korkarmış ya!
Ne kadar çok
sevsekte, o seçimini yapmıştır. O gitmeyi seçmiştir, büyük ihtimalle de anlık
bi'karar değildir. Bu o kadar kolay bi'şey olsa, kahramanlaştırmazdık gözümüzde
bu kadar.
Sonuç olarak
o bizde iz bırakarak gider. Bir yanımız hep onun kalır, unuturuz bazen bi'kaç
saatliğine, sonra yine başlar sancısı. Rüyalarımıza girer, onu görür gibi
oluruz, hep onun fotoğraflarına bakarız, dinleriz sevdiği müzikleri. Saplantı
gibidir, ama üzülmeyin, doğaldır.
Dediğim
gibi, aslında giden, gidendir sadece.O bizim ona karşı olan duygularımızdan
belki de kendi duygularından korkmuştur. Belirsiz olan geleceğimizden, başımıza
gelebileceklerden, insanlardan korkmuştur. Uzaklardadır belki, belki de
dibimizde. Ama o gitmiştir her koşulda. Ve giden, gidendir.
Filmlerdeki
gibi mi hayat, henüz tam bilmiyorum. Bi'daha görüşür müyüz gidenlerimizle? Emin
değilim. Görüşsek de eskisi gibi olabilir miyiz? Orası hakkında hiçbi'fikrim
yok.
Yapabileceğimiz
pek şey yok aslında. Meşgul edebiliriz kendimizi - ki benim bu blog'u açmam
vesaire bu yüzden - ya da başka biri geleceğine dair umutlarımızı hayatta
tutarak her şeye devam etmek. Başka bi'yolu varsa, 'muhtemelen' öğrendiğimde
size söylerim. Biliyorum ben de, kolay değil arkasından bakmak, arkamızı
dönememek. Ama onun için de kolay olduğunu düşünmüyorum pek, nedense.
Neyse, tamam, sustum artık.
Neyse, tamam, sustum artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder