İnsanlar, her zaman gelip giderler. Asla değişmeyen mutlak bir değişim var. Buna ayak uydurmak dışında yapabileceğimiz bir şey yoktur. Aslında hayat hiçbir zaman beklentilerimiz doğrultusunda gitmez. Kendine ait bir yolu vardır. Bazen mutlu oluruz, ama çoğu zamanlar mutsuz.
Öyleyse hayatın anlamı nedir ki? Varsayılan canı sıkılmış bir tanrının bizimle oyunlar oynayıp izlemesi olduğunu sanmıyorum. Birbirimizi üzüp, dışlayıp, kategorileştirip, öldürmemiz olduğunu sanmıyorum. Mutlu anlar anlamlı kılar hayatı. Fakat çok azlar. En azından benim hayatımda.
Yarınlar, gelmesini asla istemediğimiz yarınlar. Sanki elimizden bir şey gelirmiş gibi. İstesek de, istemesek de eninde sonunda uyuyup uyanacağımız yarınlar. Uyanıp neyle birlikte olduğumuzu ve neyden mahrum kaldığımızı öğreneceğimiz yarınlar. Mutlu olduğumuz zamanlara dün kadar uzak olacağımız bugünler. Asla boşluğunu dolduramayacağımız ve her zaman sadece uzaklaşacağımız geçmiş zamanlar. Gittikçe daha çok yaralayan, ve her seferinde geçmiş zaman kipleri kullanarak var olan yaralarımızı tırmalayıp sahip olduğumuz yaraları kavlatıp kanatacak yarınlar. Asla geri dönüşü olmayan mutlu günler.
Hoşça kalacaklar, ama geçmişte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder