Salı, Aralık 17, 2013

Biz ve hayata dair.

İntihar etmeyi düşündüğümü duysan ne derdin acaba? Üzülür müydün? Bana ulaşmaya çalışır mıydın? Ne olduğunu sorar mıydın?
Ben, seni kaybettiğimi söylerdim. Beni anlayan tek insanı. Beni umursadığını düşündüğüm insanı. Beni sevdiğini sandığım insanı. Duvarlarımı indirip en güçsüz halimle bağlandığım ve beni içten yıkıp bir anda yok olan insanı. Ne düşünüyordun ki?
Sen gittikten sonra her şeyin iyi olacağını mı? Hiçbir şey iyiye gitmedi, hiçbir şey aynı kalmadı. Her şey her geçmişe karıştırdığım zamanda daha kötüye gitti. Her seferinde daha kötüye.
İnsanlar beni tanımak istemedi başta. Doğrularım umurlarında olmadı. Sevmesem de olurdu onlar için. Gülmesem de. Bazıları gülmemi hiç istemedi hatta. Gözyaşlarım onlara zafer nidaları attırdı.
Hayatın içine fırlatılmış, gidecek hiçbir yeri olmayan kayıp ve silik biri gibi yaşadım. Her geçen gün daha da az tanıttım insanlara kendimi. Daha az güvendim, hiç sevmedim. Gündüzlerim acıdı rüyalarım dağılırken. Bazı gecelerse gündüzlerimden daha korkunç kabuslar gördüm. Eve gidiş yolumu kaybettim. Sen gittin, ben kaybettim.
İşte bu yüzden intihar etmeyi düşündüm. Kazanmak için değil, artık oynamamak için.