Çarşamba, Şubat 19, 2014

Life is a fuckin' nightmare.

Hani her şey yolunda giderken bir şeyler olur ve her şey boka sarar ya, işte bütün o şeyleri sikeyim.

Pazar, Şubat 02, 2014

Koma.

Bunun bir olgunlaşma olduğunu söyleyenler var. Bana kalırsa bu ölüm ve yaşam arasında ince bir çizgi. Sıcak bir bedenin içinde varolmayan hisler. Hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Üzülmüyorsunuz, nefret etmiyorsunuz, canınız yanmıyor. Buraya kadar hepimizin istediği şeyler değil mi? Mutlu olmuyorsunuz, gülmüyorsunuz ve sevmiyorsunuz.
Aldığınız her nefesin şişen akciğerlerinizdeki boşluğu büyüttüğünü hissediyorsunuz. Damarlarınıza kan pompalayan kalbinizse, sanki size ihanet edercesine tüm vücudunuza yayıyor bunu. Bir zaman sonra, boşluğun ta kendisi siz oluyorsunuz. Önüne gelen her şeyi emip yok eden, durdurulamaz bir yokluk. Hiç var olmamışçasına geçmişin bile önemi kalmıyor. Siz yok oluyorsunuz.
Hayatınızı bir film izler gibi yaşıyorsunuz. Kötü bir film. Ne ağlatabiliyor ne de güldürebiliyor. Elinizde bunu değiştirebilecek bir kumandanız dahi yok. Değiştirmenin de bir faydası yok zaten. Hayat, tek kanallı bir televizyon. Başınıza ne gelirse, onunla yaşarsınız.
Dışarıdan aslında çok çekici olan bir yaşam. Farkındayım, çünkü bir zamanlar canım yanacağına hiçbir şey hissedememek istemiştim. Fakat içinde bulunduğumda, komada olan birinden farksız olduğumu farkettim. Şimdi ne mi yapıyorum? Bir mucize bekliyorum ya da fişimi çekecek birini.