Pazar, Kasım 15, 2015

Yirmi iki.

Seni düşünüyorum bu gece, şu zamana kadar hiç düşünmemiş gibi. Düşünmedim dersem yalan olur. Çoğu zaman aklımdaydın. Ama hiçbir zaman yanımda olmadın. Yine de seni nöronlarımın arasındaki elektriklerde hissedebiliyordum.
Bazen yanımda kalmamış olman beni deli ediyor, bazense seni tanıma şansını elde ettiğim için mutlu oluyorum. Yıllar geçmesine rağmen sana karşı ne hissediyorum hiçbir fikrim yok. Seni özlüyor muyum, senden nefret mi ediyorum yoksa seni seviyor muyum, bilmiyorum. Nasıl bilebilirim ki? Sen bir hayalet gibiydin ve sonra yokluğa karıştın. Yokluklarla bıraktın beni.
Bugün, nedense bir dönem bitmiş gibi hissediyorum. Sanki bir döngü vardı ve ben onu tamamladım. İyi anlamda değil dediğim. Hayatımın bir başka yöne gittiği yok ve hayır, sensizliğe alıştığımdan değil. Sadece aptal bir his işte. Her sene nedense beş yıl önce verdiğin sözü bugün tutacağını sanıyorum. Ben sadece, bazen, bir şekilde gelip beni bulacağına inanıyorum. İstiyor muyum bunu bile bilmiyorum. Çünkü ben değiştim, hayatımın gidişatı değişmedi ama ben değiştim. Artık eskisi gibi değilim. Sen de değilsin. Gerçi biz hiç olmadık ki.
Gelecekten hiç olmadığı kadar korkuyorum. Çünkü hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum, senin nerede olduğunu bilmediğim gibi. Zaman akıp gidiyor ve ben olduğum yerde bekliyorum sanki, yalnızlığımla yan yana. Çabalamadığımı söyleyebilirsin, haklı da olursun muhtemelen. Çabalayacak bir şeyler kaldığından şüpheliyim. Çünkü ben böyleyim ve hayat bu. Çünkü ben her zaman düşüyorum ve seni dipte bulamayacağımdan eminim. Çünkü bugün bir başka doğum günü, bugün bir başka depresyon.