Pazar, Eylül 09, 2012

Take me somewhere nice.




Belirsizlikten korkmak doğamda var. Gelecek kaygıları, iki dakika fazla yaşayabilme umudu ve yarına hazır olmama hissi. Bunların hepsi genel olduğu kadar özel. Çünkü içlerinde bana dair şeyler var. Ama bana dair bir çok şey var. Benim bile bilmediklerim. Hepsinden deli gibi korkuyorum. Tüm sinir krizlerim, tüm gözyaşlarım, tüm titremelerim bu yüzden. Tüm hakaretlerim, tüm küfürlerim, tüm korkularım.
İhtiyacım olan tek şey bildiklerime tutunmak. Ne kadar sevdiğime, çok sevdiğime inanmak. Bilmek. Yaşadıklarımı anımsamak. Çimleri, sokakları, merdivenleri, yastıkları, kokuları, suları, metalleri, saç tellerini, renkleri, duyguları. Bildiğim her şeyi. Tecrübelerimi ve şaşkınlığımı. Sahip olduklarımı. Her şeyi harcayabilecek kadar kendime güvenimi, tek bir şeye sadakatimi ve aşkımı. Tek yapmam gereken bu.
Tek ihtiyacım olan huzura ulaşmanın gözlerimi kapatmak kadar yakın olduğunu. Uykularımda olduğunu. Kimsenin bilmediği rüyalarımda ona dokunmayı. Herkesten uzakta en yakında olanı. Güldüğünde havaya saçılan notaları, kısılan gözlerindeki ışığı ve o muhteşem renklerini. Her şeyi aydınlatabilecek güce sahip olduğunu bildiğimi anımsamak. Kendimi soyutladığım kadar somutlamak. Bencilce varlığını kendime bağlamak. Geriye dönmektense farklı bir varlığa erişmeyi. Su olup karışmayı, sessizce öpüşmeyi. Sessizce güzelliğe erişmeyi. Gereken yere ulaşmak ve zamanın uzattığı günlerde varlığımı sürdürmek.
Gözlerimi kapatıp, açmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder