Cuma, Haziran 20, 2014

Son sigara, bir başka yara.


Gecenin kalanı için son bir sigara. Acıların hepsi için. Kabuslarla dolacak rüyalarımı dumanıyla perdelemesi umudu ile çakmakla ucunu yaktım. Derin bir nefeste akciğerlerime dolan zehir o kadar tatlı ve masumdu ki, ayın zar zor aydınlattığı gecenin içine üflerken kendimden utandım. Bir süre kayıp bir dost misali izledim onu, havanın içine dağılırken. Kalbim gibi, o da dağılıp yok oluyordu durmaksızın.
Bir sonraki nefesi içimde daha uzun süre tuttum. Belki bu, hayata daha erken son verir diye. Yine izledim, üflediğim dumanın birlikte dalgalanarak ilerlerken dağılıp yok olmasını. Ne kadar acı dolu bir güzelliği vardı. Hayatımın en kısa özeti misali. Defalarca bütünleşip dağılıyordu. Dağıtılıyordu.
Önüme düşen saçlarımı elimle geriye tararken diğer elim dudaklarımın arasına yerleştirdi sigarayı. Nerdeyse bitmek üzereydi, bitmesini hiç istemediğim hikayem. Sonlara geldikçe tutan parmaklarımı ve dokunan dudaklarımı yakıyordu ateşiyle. Acıtıyordu, her son gibi. Her nokta gibi.
"Olması gereken bu.", dedim son dumanı elimle dağıtırken.
Sigarayı söndürmeye tenezzül etmeden balkondan dışarı fırlattım. Nasıl olsa sönerdi, nasıl olsa bu büyük düşüşten sağ çıkmazdı. O bir insan değildi, yaralarına rağmen nefes almazdı. Kalbimin derinliklerinde bir yerde, o karanlık köşelerine çizik attı bu söz. Bir kez daha, diğerlerinin yanına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder