Cumartesi, Ocak 21, 2012

İnsanların unuttuğu yer.


Her seferinde daha fazla düğüm, daha fazla kilit. Her seferinde daha fazla acı. Acı kaçınılmaz, acı kötü. Sürüklenirken zincirlerin sesi patlayordu kulaklarımda. Yoruldum, yaralandım ve uzaklaştırıldım. Hep bir sabaha daha uyandım, çünkü başka seçeneğim olacak kadar cesur değildim. Oyun istediğinde biterdi, ben istediğimde değil.
Bir esirdim, belki de bir suçlu, sonuç olarak ben o kötü insandım. Uzak kalması gereken, insanların umrunda olmadığı yere sürgün edilen. Kaçmak anlamsız. Çünkü yine aynı yere döneceğim, bir kısır döngü içerisinde hayatım. Beni buraya gönderen insanların yanına gitmek kaçış değil, işkence. Onların nefret dolu bakışları vücuduma saplanan iğneler gibi. Farkında olmasalar da yara bere içerisindeyim, sanki bir savaştan çıktım. Ayrıca buradan kaçsam da koşacam gücüm yok. Fazla uzak her şey, fazla soğuk. Çığlık atsam kimsenin duymayacağına o kadar eminim ki. Issızlık içinde varlığımı sürdürüyorum.
Bazen insanlar geliyor, kısa süreliğine. Sanki varoluş acım yetmezmiş gibi bende başka acılar bırakıp gidiyorlar. Ben hep arkada kalıyorum. Hep arkada kalmayı sevmiyorum. Bu çok acı verici ve artık, artık yapabilceğimi sanmasam da bir şekilde yapmaya zorlanıyorum. Hayatı sevmiyorum. Hiç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder