Pazartesi, Ağustos 29, 2011

İsteklerim olmaktan uzakta.

Duydum da, çok kıskandım. Bugün yağmur yağmış Bodrum'a. Yaz yağmuru, çok hoş değil mi? Ne yazık ki Tanrı'nın unuttuğu bir yerde yaşadığım için, sevgili yağmur buraya uğramadı. Uğrasa ne olacak, orası tam bir muamma.
Hep hayal ettiğim gibi olurdu belki. Yani sen yine burada olsan. Sıcak olsun diye sarılırdım ben sana, sen de üşümek için kaçardın. Sarılıp dans ederdik bitene kadar bulutların göz yaşları. Neye ağlıyor olurlardı acaba? Kaderimize mi, mutluluğumuza mı?
Her yer ıslak toprak kokardı, sigara kokardı, sen kokardı. Taze, olması gerektiği gibi. Gülümserdin bana hep yaptığın gibi. Belki de bu bir beklentiydi, yine benim o güzel anı bozmamı beklemen.
Kabul ediyorum, benim yüzümden gerçekten çok hoş bir an yaşamadık seninle. Her seferinde bir şekilde bozdum değil mi anı? Senin gözlerin doluyken, kıkırdayıp "Ağlayacaksın şimdi" dedim. Sen beni son kez öpmek isterken, arkamı döndüm. Seni son kez görecekken, veda etmedim.
Belki bu yüzden bitirmedim ben hikayemi. Veda etmedik çünkü. Sen bekledin mi orada? Ben arkamı dönüp gittim çünkü korkudan. Bu bir işaret mi acaba? Bir daha görüşeceğiz demek miydi yoksa? Keşke daha açık olsaydın, bu kadar gizeme aşık olmasaydın.
Neyse, yağmurdan bahsediyorduk değil mi. Yine dağıttım ben konuyu. Donumuza kadar ıslanırdık kahkahalar içinde, senin hoşuna giderdi eminim ki. Benim mi? Sen ol yeter ki.
Belki Sibylle Baier çalardı fonda. Karadutlu dondurma yerdik beraber o soğukta.
Şansımıza belki, yağmur yağar bir daha görüştüğümüzde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder